BAKAN ÖZER, A PARA'DA EĞİTİM GÜNDEMİNİ DEĞERLENDİRDİ

11 Mart 2022 10:41

Bakan Özer'in açıklamalarından öne çıkan bazı satırbaşları:

Mesleki eğitim, insan kaynağımızın geliştirilmesi ve ülkemizin ekonomik kalkınmasında en önemli enstrümanlardan biridir.

İş gücü piyasasının ve dolayısıyla ülkemizin insan kaynağını, beşeri sermayesini yetiştiren ve geliştiren yegâne yerlerden biri, mesleki eğitim merkezlerimizdir.

Mesleki eğitim merkezleri, hayat boyu öğrenme çağındaki tüm vatandaşlarımızı kapsayan ve cazibe merkezi hâline gelen bir eğitim modelidir.

Mesleki eğitimde en büyük sıkıntılarımızdan birisi işveren ile senkron bir mekanizma üretmemekti. Bunun maliyeti oldu.

Bizim mesleki eğitimde yaptığımız en büyük paradigma değişimi işvereni bütün süreçlere dahil etmek oldu.

İş gücü piyasası mezunları beklemiyor. Ders programlarının belirlenmesi, beceri eğitimleri, iş başı eğitim tüm süreçleri birlikte planlıyoruz.

Her yıl yaklaşık 60 bin mesleki eğitim alan öğretmenimizin tamamı iş başı eğitim alıyor.

Mesleki eğitim merkezlerinde 34 alanda ve 184 dalda eğitim veriyoruz.

Sektörün ihtiyaç duyduğu, aklınıza gelebilecek tüm alanlarda eğitim var. Ve bu alanlar statik değil. İhtiyaç halinde hemen yeni programlar sürece dahil edilebiliyor. 

Başarılı öğrencinin meslek liselerinden çekilmesi 28 Şubat sürecinde bu okullara getirilen katsayı müdahalesi oldu. Bu uygulama çok büyük maliyet üretti. Bir taraftan iş gücü piyasası istediği gibi eleman bulamaz hale gelirken, uygulama okullar arası başarı farklarına da kaynak oluşturdu. 

Şimdi o müdahalenin mirası ortadan kalkıyor. Başarılı öğrenciler artık mesleki eğitimi tercih ediyor. Yüzde 1'lik ve üst başarı dilimlerinden öğrenci alan meslek lisesi sayımız giderek artıyor.

Mesleki eğitim ile ilgili yaptığımız yasal düzenlemenin zamanlaması çok önemli. Tüm dünyada ekonomik daralma yaşanırken, Mesleki Eğitim Kanununda yapılan değişiklikle devlet küçük ve orta ölçekli işletmelerine eleman sağlıyor ve bu elemanların maliyetiyle ilgili tüm yükü alıyor. Bu durum, hem geliştirilen modelin verimliliğini hem de zamanlamasının çok önemli olduğunu gösteriyor.

Türkiye'nin genç işsizliği azaltmadaki en önemli enstrüman mesleki eğitim merkezleri.

Mesleki eğitim merkezlerine devam eden 370 bin öğrencinin ağırlıklı bölümünü 18-25 yaş aralığındaki erkekler oluşturuyor.

Mesleki eğitim almak isteyen vatandaşlarımız kendilerine en yakın mesleki eğitim merkezine gittiğinde dönem başını beklemeden kayıt yaptırarak eğitime dahil olabiliyor.

Ortaokul mezunu tüm vatandaşlarımız mesleki eğitim merkezlerine başvuru yapabilir. Mesleki eğitime kayıt için o dalda veya o alanda bir işletme ile beceri eğitimi imzalamış olması gerekiyor, bu anlamda mesleki eğitim merkezleri yardımcı oluyor. 
 
Geçtiğimiz yıllara oranla bu yıl mesleki eğitim merkezlerimize kadın vatandaşlarımızın başvuru oranında 3-4 kat artış mevcut.
 
Tüm yaş gruplarında artış mevcut. Ancak ağırlıklı olarak 18-25 yaş aralığı.
 
İstihdam garantili olduğu için meslek liselerini artık aileler de tercih ediyor.
 
Mesleki eğitim merkezlerinde 4 yıllık eğitim tamamlandıktan sonra lise diploması ve işyeri açma belgesi var.
 
Ankara'da Aselsan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi puanıyla Ankara Fen Lisesi puanı aynı. İstihdam garantili olduğu için öğrenciler meslek lisesini tercih etti.
 
Mesleki eğitim merkezlerimizde ürün portföyü çok genişledi. En önemli şey, yaparak öğreniyorlar. Öğrencilerin uygulama becerileri artıyor.
 
Öğrenciler asgari ücrete kadar öğretmenler ise asgari ücretin iki katına kadar ek gelir elde edebiliyor.
 
Döner sermayelerden öğretmenlerin elde ettiği pay, 112 milyon civarı.
 
26 Ekim'de başlattığımız ''Kütüphanesiz Okul Kalmayacak'' projesi kapsamında iki ay gibi kısa bir sürede 16 bin 361 okula kütüphane kazandırıldı. Bu kütüphane ihtiyaçları, mesleki eğitim merkezlerimiz sayesinde giderildi. 2022 yılında hedefimiz, aldığımız tescillerin ticarileştirilmesi olacak.
 
"Aradığım elemanı bulamıyorum." sözü mesleki eğimle birlikte tarih olacak.
 
Mesleki eğitimler, artık yurt dışına ürün ihraç edebilir hâle geldi.
 
28 Şubat sürecinin mesleki eğitimler üzerindeki hasarları giderildi.
 
Mesleki eğitimler, ailelerin çocuklarını göğüslerini gere gere gönderdiği okullar hâline geldi.
 
2021-2022 eğitim öğretim yılını yüz yüze tamamlayacağız.
 
Yüz yüze eğitime tüm önlemlerimizi alarak devam ettik ve devam edeceğiz.
 
Bizim kalıcı sermayemizin beşeri sermaye olduğunu bilmemiz lazım.
 
Yüz yüze eğitim sürecinde elektronik bir sistem geliştirdik böylece bütün okullarımızı takip ettik.
 
Yüz yüze eğitim sürecinde en büyük fedakârlığı öğretmenlerimiz yaptı.
 
Öğretmenlerimizin aşılanma oranı, topluma örneklik teşkil etti.
 
Okul bahçelerinde maske kullanımını kaldırdık.
 
Sosyal etkinliklerimiz yapılmasına izin verdik.
 
Öğretmen atamaları üzerinde çalışmalarımız devam ediyor.
 
3 bin anaokulu yaptık, 40 bin ana sınıfı açtık. Yeni atamalarda anaokulu öğretmen istihdamı ağırlığımız olacak.
 
Her zaman söylenen-tekrarlanan bir söz var; bir eğitim sistemi öğretmeni kadar güçlüdür. Biz öğretmenimizi ne kadar çok desteklersek, mesleki gelişimlerini desteklersek eğitim sistemimizin kalitesi o kadar iyi olur. 
 
Öğretmenlik Meslek Kanunu bu ülkede 1960'lı yıllardan itibaren sürekli dile getirilen ve öğretmenlere has bir kanunun, mahsus bir kanunun olması özleminin tecessüm ettiği bir kanundur, yani 60 yıllık özlem giderilmiştir. 
 
Bu kanun, mesela adaylık kaldırma sınavını kaldırıyor, onun yerine adayların öğretmen olmasıyla ilgili süreçlerde mesleki gelişim mekanizmasını devreye sokuyor. En önemli değişikliklerden bir tanesi de uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik mekanizması. Yani 10 yılını tamamlamış olan öğretmenlerimize farklı bir kariyer seçeneği sunuyor. 
 
Öğretmeniniz ne kadar kişisel gelişimiyle ilgili kazanımları olursa bunu kendisinde tutmayacak, mutlaka okuluna yansıyacak, mutlaka sınıfına yansıyacak. 
 
Yeni bir paradigmaya doğru gidiyoruz. Artık merkezi planlama yapmıyoruz, merkezi planlamayı mümkün olduğu kadar en aza indirgedik. 
Biz üç tane farklı yaklaşımı geliştirdik: Birincisi; artık okul temelli mesleki gelişim eğitimi. Her okul kendi ihtiyacını belirliyor, ihtiyaç duyduğu eğitimleri öğretmenleriyle görüşerek, müzakere ederek belirliyor. Bakanlık olarak biz o bütçeyi o okulumuza veriyoruz. İkinci değişiklik; okul yöneticilerinin ve öğretmenlerinin iyi uygulamaların çıktığı okullara ziyaret, hareketlilik programı. Yani bir ilkokulda, bir ortaokulda, bir güzel sanatlar lisesinde, farklı okul türlerinde çok güzel bir hikaye, başarı hikayesi elde ediliyor. Yani iyi örneklerin toplum sathında, eğitim sistemi sathında tüm okullarımıza yaygınlaşmasıyla ilgili uzun vadeli etkisi olacak. Üçüncüsü de, öğretmen meslek topluluklarını getirdik. Bu, şu demek: öğretmenler, yöneticiler ve akademisyenler bir alanla ilgili tecrübe paylaşımı yapacaklar, o paylaşımlar tartışılacak ve sonra okullara yansıyacak, sonra o uygulamanın getirdiği sonuçlar tekrar öğretmenlik meslek toplulukları içerisinde tartışılacak, yani sürekli pozitif geri bildirim yapan bir mekanizma tesis edilecek. 
 
Sınav sistemiyle ilgili hangi bir sürpriz yok, yani hem içerik, hem sınav süreleri, hem de soruların dağılımında hiçbir değişiklik yok.  
 
Ben, reform mu, iyileştirme mi seçeceğinden iyileştirmeyi tercih ettim. Çünkü her sistemi sürekli iyileştirme kültürünü yerleştirirseniz daha iyiye doğru evirebilirsiniz, küçük dokunuşlarla bir sistemi mükemmele doğru götürebilirsiniz. Ama her sistem uygulanmaya başladığı zaman mutlaka problemler açabilir, ama o açtığı problemlerden dolayı o sistemi komple değiştirip yeni bir sistem getirdiğiniz zaman o sistem de yeni problemlere yol açacak. 
 
Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında 240 saatlik bir eğitim, ama bunu mümkün olduğu kadar uzaktan eğitimle öğretmenlerimize sağlayacağız. Bir de o öğretmenlerimiz okullarına gittikleri zaman mutlaka bir danışman öğretmenin mentörlüğünde süreçleri yönetecekler, direkt derse girmeyecekler.