20 Kasım 2019 14:34

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Otizmli çocukların yüzde 90'ında beslenme sorunları görülmektedir. Yapılan çalışmalar, doğru beslenmenin otizmin belirtilerini hafiflettiğini gösteriyor. Özellikle glutenden uzak durmak, otizmli çocuklar üzerinde son derece olumlu etkiye sahip." dedi.
 
Otizmle yaşamı öğrenmenin otizmli bireylerin aileleri kadar herkesi ilgilendirdiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, otizmli çocukların eğitiminin temel meselelerden olduğunu söyledi. Bu konuda Milli Eğitim, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler ile Sağlık bakanlıklarının önemli farkındalık çalışmaları olduğunu dile getiren Emine Erdoğan, bunun son derece umut verici olduğunu belirtti. Otizm söz konusu olduğunda, bütünleyici ve kaynaştırıcı eğitimin öneminin tartışılamayacağını vurgulayan Emine Erdoğan, "Otizmli çocuklar diğer çocuklarla ne kadar çok bir araya gelirse, alınan eğitimin başarısı o kadar artıyor. Otizmli çocuklarımızın hayatlarını kolaylaştırmak hepimizin görevi. Eğitim, en temel insan hakkıdır ve bu hakkın ihlali için geçerli hiçbir neden yoktur. Otizmli bireylerin ayrıştırılmaya değil, bütünleştirilmeye ihtiyacı vardır." diye konuştu.  
 
Bütün çocukların sevilip korunduğunda gerçek bir sevgiden bahsedilebileceğini vurgulayan Emine Erdoğan, sevginin şartlardan bağımsızlaştıkça özüne kavuştuğunu söyledi.  Otizmli çocuklar içerisinde birçok cevher bulunduğuna dikkat çeken Emine Erdoğan, örnek olarak genç piyano sanatçısı Buğra Çankır'ı gösterdi.  Çankır'ın milyonda bir rastlanan "mutlak kulağa" sahip, bir müzik dehası olarak tanındığını aktaran Emine Erdoğan, "Bu sanatçımız gibi, keşfedilmeyi bekleyen nice otizmli çocuğumuz olduğuna inanıyorum." dedi. Emine Erdoğan, bu kadar sık rastlanan bir sendromun, ne olduğu hakkında bilgi sahibi olmanın önemine dikkati çekerek, "Ailemizde ya da yakınlarımızda otizmli bir birey olmayabilir. Fakat otizmli bir bireyle karşılaştığımızda ona nasıl davranacağımızı ve onun davranışlarını nasıl okuyacağımızı hepimizin öğrenmesi gerekiyor. Eğer bu donanıma sahip olursak, otizmli çocukları olan ailelerle yakın temas halinde olduğumuzda dayanışma becerimiz de kuvvetlenecektir." diye konuştu. 
 
"Otizmin görülme sıklığı günümüzde 68'de 1"
"Amerika Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi"nin 2012 verilerine göre, otizmin görülme sıklığının 88'de 1 olduğu bilgisini aktaran Emine Erdoğan, şöyle devam etti: "Günümüzde bu rakam, 68'de 1'e ulaşmıştır. Otizme tam olarak neyin sebep olduğu bilinmiyor olsa da birçok faktörle ilişkilendirmeler mevcuttur. Bugün, burada konuşacağımız yeme içme alışkanlıkları da bu faktörlerin önemli bir parçasıdır. Bildiğiniz gibi otizmli çocukların yüzde 90'ında beslenme sorunları görülmektedir. Yapılan çalışmalar, doğru beslenmenin otizmin belirtilerini hafiflettiğini gösteriyor. Özellikle glutenden uzak durmak, otizmli çocuklar üzerinde son derece olumlu etkiye sahip. Bununla beraber, sebze ve meyvelerin mevsiminde tüketilmesi, paketlenmiş ve işlenmiş yiyeceklerden uzak durulmasının da iyileştirici etkileri var. Semptomlar hafifledikçe, otizmli çocukların olduğu kadar ailelerin de hayatları kolaylaşıyor. Bu da eğitimlerinin başarıya ulaşmasını sağlıyor." "Otizmle savaşta en önemli araç, erken yaşta başlayan eğitimdir." diyen Emine Erdoğan, otizmli çocukları olan ailelerin çok erken safhalardan başlayarak günlük hayatın tüm aşamalarında rehberlik almasının çok önemli olduğunu belirtti. 
 
"Bedenlerimiz sığınağımızdır"
Tıbbi beslenme yaklaşımlarının, otizmli bireylerde olumlu sonuçlar ortaya çıkarmasının başka mesajlar da verdiğine işaret eden Emine Erdoğan, şöyle konuştu: "Yiyip içtiklerimizin hem bedensel hem de ruhsal sağlığımız üzerindeki etkileri herkes için geçerlidir. Bugün hepimizin yoğun bir toksin saldırısı altında yaşam mücadelesi verdiğimizi söylesek herhalde abartmış olmayız. Kullandığımız temizlik ürünlerinden, giydiğimiz kıyafetlere kadar temas halinde olduğumuz her şeyin muhtevasında maalesef yoğun kimyasallar mevcut. Bunun üzerine bir de bizlerin tüketici olarak, paketlenmiş ürünlere gösterdiğimiz rağbet, sorunları ikiye katlıyor. İnsan tabiatına bu kadar aykırı ve suni yeme içme tarzlarının, elbette bazı sonuçları olması kaçınılmazdır. Halbuki biraz çaba gerektirse de mevsimine göre beslenmek, yaşamı daha doğal bir eksene çekmek de mümkün. Bedenlerimiz sığınağımızdır. Bu sığınakları en yaşanabilir hale getirmek, önümüzdeki seçeneklerden sağlıklı olanları tercih etmekle mümkün olabilir." Emine Erdoğan, bugün insanlığın karşı karşıya kaldığı birçok hastalığın yaşam tarzından kaynaklanan önlenebilir hastalıklar olduğunu dile getirerek "Dolayısıyla beslenme, üzerinde yeniden düşünmemiz gereken ve hatta yeniden öğrenmemiz gereken bir hayat bilgisidir." dedi.
 
"Hedefimiz, tüm öğretmenlerimize otizm farkındalığı eğitimi vermek"
Tanıtım toplantısında konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Otizmi olan bireylerin beslenmeleri konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla öncelikli olarak tüm özel eğitim, rehberlik, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinin katılımına yönelik 'uzaktan eğitim mesleki gelişim sertifika programı' hazırlanması konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Yani bundan sonraki hedefimiz, ülkemizde bulunan bu branşlardaki tüm öğretmenlerimize bu farkındalık eğitimlerini vermek." dedi. Selçuk, "Beslenmenin Otizm Üzerine Etkileri Projesi Tanıtım Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, beslenmenin otizm üzerine etkileri konusunda kamuoyunda ve eğitim camiasında farkındalık geliştirmeyi amaçladıklarını söyledi. Otizm konusunda farkındalığın her geçen gün arttığını ve toplumun da bu konudaki beklentilerinin yükseldiğini belirten Selçuk, şunları söyledi: "Özel eğitim ihtiyacı olan çocuklarımızı bireysel farklılıklarına göre geliştirmek ve onları her alanda destekleyerek tüm çocuklarımızın bütünleştiği bir eğitim sistemi inşa etmek öncelikli gayemizdir. Bu doğrultuda, kendine her alanda yetebilen, bağımsız, üretken ve mutlu bireyler olabilmeleri yolunda otizmi olan çocuklarımızın yaşamlarını daha kolay hale getirebilmek ve onlara daha nitelikli bir eğitim sunabilmek çok önemsediğimiz bir husus. Bu sebeple sayın Hanımefendinin himayelerinde Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın ortak girişimleriyle 'Beslenmenin Otizm Spektrum Bozukluğu Üzerine Etkileri' konusunda bir çalışmada bulunuyoruz. Bu hususta dünyada da çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Otizm spektrum bozukluğunun tanılanması, tedavisi ve bu konuda yapılan akademik çalışmaların yönü hususu son derece tartışmalı bir şekilde devam ediyor. Dünyadaki bütün birikimi paylaşmak, katkı sağlamak ve bu birikimi ülkemize taşımak anlamındaki çabalarımızın da hızlandığı bir dönemdeyiz."
 
Beslenmenin otizme etkisi üzerine Ankara, Konya, İstanbul ve İzmir'de pilot çalışmalara başladıklarını anlatan Selçuk, "Söz konusu projeyi Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE), İzmir Anadolu Otizm Vakfı ve Tohum Otizm Vakfı iş birliğinde yürütüyoruz. Bu projeyle otizmi olan çocuklarımızın yaşadıkları en belirgin sorunlardan biri olan beslenme problemleri hakkında, toplumun tüm kesimlerinde farkındalık geliştirmeyi, öğretmenler, aileler, hekimler ve diyetisyenlere yol göstererek, otizmli bireylere eğitim sunulan merkezlerde eğitim alan çocuklarımızın öğrenme kapasitelerinin artırılmasına yönelik bir program geliştirmeyi de hedefliyoruz. Beslenme bunun çok önemli bir yönü ama evde, okulda, sokakta, sosyal medya ortamında çocuğun hayat sahnesinin her boyutuyla ilgilenmemiz gerekiyor." diye konuştu. Selçuk, otizm spektrum bozukluğu tanısının alımını takiben yaşanan sağlık problemlerinden biri olan beslenme bozuklukları konusunda bilimsel literatür ve uygulamaları değerlendirdiklerini dile getirdi. Bakanlık olarak gerekli değerlendirmelerin ardından kapsamlı çalışmalara da başladıklarını anlatan Selçuk, şöyle devam etti: "Milli Eğitim Bakanlığı olarak otizmi olan çocuklarımızın ailelerine ve bu çocuklarımızın eğitiminde görev alan öğretmenlerimize yönelik otizm ve beslenme konulu iki ayrı rehber hazırladık. Söz konusu rehberler otizmi olan çocuklarımızın beslenme süreçlerinde aile ve öğretmenlerimize yol gösterici öneriler sunması açısından oldukça önemli bir rol üstleniyor. Türkiye genelinde yer alan 242 rehberlik ve araştırma merkezimize, hazırladığımız rehberlerin dağıtımını yaptık ve bu merkezlerimiz aracılığıyla otizm ve beslenme konusunda aile ve öğretmenlerimizi bilgilendirerek bu konudaki duyarlılığın gelişmesine katkı sağlamaya çaba gösteriyoruz."
 
"Özel eğitim öğretmenlerimize eğitici eğitimleri vermeye devam ediyoruz"
Bakan Selçuk, öğretmen eğitimleri kapsamında da otizmi olan bireylerin tanılama ve eğitim süreçlerinde karşılaşılan problemlerin çözümüne yönelik etkinliklerin ve otizmi olan bireylerde beslenme konusuna dair yol gösterici önerilerin yer aldığı "Özel Eğitim Öğretmenleri Otizm Spektrum Bozukluğu Mesleki Gelişim Programı"nı hazırladıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Özel eğitim öğretmenlerimize eğitici eğitimleri vermeye devam ediyoruz. Ayrıca 'Özel Eğitim Alanında Destek Eğitim Verecek Uzman Öğretici Yetiştirme Kursu' eğitim programına, otizmi olan bireylerde beslenme modülünü ekleyerek özel öğretim kurumlarında görev yapan 300 öğretmenin de yüz yüze eğitimlerini tamamlanmış bulunuyor. Ayrıca, otizmi olan bireylerin beslenmeleri konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla öncelikli olarak tüm özel eğitim, rehberlik, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinin katılımına yönelik 'uzaktan eğitim mesleki gelişim sertifika programı' hazırlanması konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Yani bundan sonraki hedefimiz, ülkemizde bulunan bu branşlardaki tüm öğretmenlerimize bu farkındalık eğitimlerini vermek. Yani sadece özel eğitim öğretmenlerimizin bu konuyla ilgili bir farkındalık geliştirmesi ve bazı içeriklere muhatap olması elbette yetmez. Tüm öğretmenlerimizin otizm konusundaki farkındalığını yükseltmek için büyük bir çalışmanın içerisinde bulunuyoruz." Sağlık Bakanlığınca, hekim ve diyetisyenler için beslenme ve otizme ilişkin öneriler sunan bir rehber hazırlandığı bilgisini veren Selçuk, bu rehberlerin toplumun tüm kesimlerine farkındalık kazandırmayı sağlama açısından önemli olduğuna işaret etti.
 
"Özel eğitim meslek okullarını 81 ilde yaygınlaştırıyor, etkinliğini ve verimliliğini artırıyoruz"
Özel eğitim alanında son dönemde çok sayıda çalışmaya imza attıklarını bildiren Selçuk, değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Uzun zamandır beklenen 'Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği'ni yayınladık. Destek eğitim alan öğrencilerimizin hayatını kolaylaştıran birçok değişikliğin yanında evden çıkamayacak durumda olan bedensel engelli öğrencilere evde fizyoterapi imkanı getirdik. Rehberlik araştırma merkezlerimizi güçlendirdik. Özel eğitim ve rehberlik konularında, ailelere ücretsiz hizmet veren merkezlerin güçlenmesi, dezavantajlı öğrencilere sunulan hizmetlerin iyileştirilmesi için başlatılan RAMKEG Projesi de tamamlandı. Özel eğitim meslek okullarımızın sayısını artırıyoruz. Verimli çalışmalar yapılıyor ve çocuklarımız oralarda inanılmaz mutlu oluyorlar. Görme veya hafif düzeyde zihinsel yetersizliği bulunan öğrencilere mesleki eğitimin sunulduğu özel eğitim meslek okullarını 81 ilde yaygınlaştırıyor, etkinliğini ve verimliliğini artırıyoruz. Özel eğitim öğrencilerimiz için destek eğitim odaları tasarladık. Öğrenme güçlüğü olan öğrencilerimiz için destek eğitim odalarını, çocuklarımızın ihtiyacına göre eğitim materyalleri ve öğrenme alanlarıyla donattık."
 
"Eğitim yolculuğunda, hiçbir çocuğumuz yalnız değildir"
Engelli bireylerin ve ailelerinin yaşamını kolaylaştırmak için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Selçuk, şunları kaydetti: "Farklılıklarımız, eğitim dünyamızın zenginliğidir. Eğitim, birlikte, yan yana, iç içe ve kapsayıcı olunca anlam kazanıyor. Bütün çocuklarımızla daima bir arada olduğumuz eğitim yolculuğunda, hiçbir çocuğumuz yalnız değildir. Bugünkü tablo yalnız olmadıklarını net bir şekilde ifade ediyor. Eğer bu çalışmaları bir bürokratik vazife gibi yaparsak emin olun bu meselenin insani boyutunu ihmal etmiş oluruz. Bu bizim bürokratik bir vazifemiz değil, bu bizim günlük iş ve işlemlerimizden biri değil. Bu bizim hayata, insana, insanlığa, çocuklarımıza olan bir borcumuz. Bu meseleye böyle bakıyoruz. Bu anlamda da Milli Eğitim Bakanlığı ve UNİCEF iş birliği, Avrupa Birliği ve benzer kuruluşların finansal desteği ile engeli olan çocuklarımız için, 'Kapsayıcı Erken Çocukluk Eğitimi Projesi'nin de uygulama süreci başlıyor. İnşallah verilen tüm emekler karşılığını bulur ve otizmi olan çocuklarımızın hayatlarına dokunmayı başarabiliriz."